FLY THE AIRCRAFT FIRST-ÖNCE UÇAĞI UÇUR

Yukarıdaki başlık, yıllar önce Denver-USA da B 757 uçağı ile ilgili almış olduğum eğitim sırasında Amerikalı eğitmenimin vermiş olduğu altın bir öğüttür. Bu cümleyi söylemekle “Uçuş sırasında karşılaştığın arıza veya olumsuzluklarda nedenini araştırmadan, önce uçağına hâkim ol ve emniyetle uçuşa devamını sağla; daha sonra olayı usullere (checklist procedures) göre çözümlemeye başlarsın,” demek istemişti. Bu sözlerin söylenmesindeki neden özellikle o yıllarda çok yeni olan ve ileri bir teknoloji ile uçan modern uçaklarda karşılaşılabilecek otomasyon hatalarında uçağı otomatikten derhal çıkarmayı veya daha basit modlara düşürerek emniyeti sağlamayı öğütlüyordu.

Bu öğüt veya kuralın, yalnızca havacılıkta değil, bütün yaşamda karşılaştığımız olumsuzluklar için de geçerli kılınması gerektiğini düşünüyorum. Özellikle içinde bulunduğumuz karmaşık yaşam koşullarında birçok eylemlerimizi neredeyse otomatiğe bağlamış bulunuyoruz. Bu durumda, karşılaştığımız ve yaşamımızı olumsuz olarak etkileyen veya etkileyebileceğini düşündüğümüz herhangi bir olayda telaş içinde ve düşünmeden olayı çözmeye koyulduğumuzda hata yapmamız ve durumu çok daha kötüleştirme olasılığımız çok yüksektir. Ben başlıktaki önce uçağı uçur öğüdünün uygulanmamasını kısaca DÜŞÜNCESİZCE HAREKET olarak tanımlıyorum.

Şöyle bir irdeleyelim; yaşamımız boyunca kaç kez değişik olumsuzluklarla karşılaştık ve nasıl baş ettik? Bu haller, iş yaşamımızda, aile yaşamımızda veya duygusal ilişkilerimizde başımıza gelebilir. Böyle bir durumla karşılaştığımızda öncelikle yaşamımızın dizginlerini sıkıca tutarak kontrolü kaybetmeden sakince çözüm aramak ve hemen acele olarak çözüm üretmeye kalkışmak yerine aynı uçakta olduğu gibi daha alt seviyelere inerek yani olayı yalınlaştırarak çözüm aramak ve bulduğumuz çıkış yolunu dikkatle irdeleyerek uygulamamız daha doğru değil mi? Sanıyorum ki birçoğumuz karşılaştığımız güçlükler karşısında yaşamının gidişatını hiç dikkate almayarak acele kararlarla az çok zarara uğramışızdır. Aksine yukarıda da belirttiğim şekliyle çözüm üretmekle kayıplarımız en aza inecek belki de işimizi, ailemizi, sevdiğimizi kaybetme olasılığını ortadan kaldıracağız. Yani yaşamımız düzenlenmiş olan rotasında emniyetle devam ederken pürüzler, akıl ve mantığın dikte ettirdiği çözümler uygulanarak ortadan kaldırılacaktır veya en azından yaşam tekrar devam etmeye değer kılınacaktır. 
Unutmayalım, yaşamımızda başımıza ne gelirse gelsin: FLY THE AIRCRAFT FIRST- ÖNCE UÇAĞI UÇUR!


                                                            Kerrar Kaptan

                                                            23.07.18 Bodrum
                                                                        

©2 Kaptan
23.07.2

Comments

  1. Benim gibi birçoklarının yaşama bakışında ayrı bir pencere açtınız... minnettarız.. . Siz çok yaşayın...

    ReplyDelete
    Replies
    1. Yazmaya teşvik ederek Yaşamımda yeni bir sayfa açtınız. Sonsuz teşekkürler

      Delete
  2. Guzel bir bakis acisi, paylaştığınız için teşekkürler ☺

    ReplyDelete
  3. Yüreğinize kaleminize sağlık. Izniniz olursa "Once uçağı uçur" cümlesini 2018- 2019 eğitim - öğretim yılı içerisinden baslayarak ihtiyaç duydukca sıklıkla kullanabilir miyim?

    ReplyDelete
  4. “ Önce uçağı uçur” beni gerçekten çok etkileyen bir söz oldu. Size ve bu yazınızı okumama vesile olan Göksel hocama teşekkür ederim. Kaleminize sağlık. Yazılarınızın devamını bekliyoruz😊

    ReplyDelete
    Replies
    1. Destek ve eleştirilerinizi bekliyorum. Sevgiyle kalın

      Delete
  5. Çok sık düşüyoruz bu hataya. "Önce Uçağı Uçur" bir bakış açısı katıyor aslında olanlara. Basit ve etkili bir bakış açısı. Kaleminize sağlık kaptanım..

    ReplyDelete
  6. Sayın Kerrar Kaptan,
    Merhaba,
    Günaydın olsun.
    Sizi çok kısa bir süre önce sevgili kızımız Göksel’in “Ah, O Kanatlar!” yazısındaki tanıtımıyla tanıdım. İyi ki tanıdım. Sevgili Göksel’e olaylara ve olgulara, yaşama bakış açınızı anlatırken sizde kendimi bulduğumu ifade etmiştim. Göksel’in yazısından, yazmayı deneyeceğinizi öğrenmek benim için güzel bir müjde idi ve sizdeki potansiyeli görmüş olmalıyım ki bunu da fazla beklemeyeceğim umudumla birlikte ifade etmiştim. Görüyorum ki umudum gerçekleşti, ne mutlu bana!
    Sizi yürekten kutluyorum ve çok teşekkür ediyorum. Okuduğum ilk yazınız, okuyucularınız için olaylara ve olgulara, yaşama bakış açılarını düzenlemeleri bağlamında harika ders niteliğinde bence... Sizin kırk altı yıl bilfiil pilotluk yapıp, on dört yıldır uçak uçurmadıktan sonra yetmiş dokuz yaşında başladığınız yeni döneme öğretmenlik ya da bilgelik dönemi demeli ki pilotluk döneminden daha uzun sürsün inşallah. Sürsün ki; size bizim gibi hayran okuyucularınız, düzenlenmiş olan rotasında emniyetle devam eden yaşamlarında ortaya çıkan pürüzleri, akıl ve mantığın dikte ettirdiği çözümleri uygulayarak ortadan kaldırmayı öğrensinler inşallah…
    Türkü tadındaki yazınızı okuduktan sonra, okuyan yazar okuyucularınızın Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun “Türküler Dolusu” şiirinde “Ne zaman bir köy türküsü duysam / Şairliğimden utanırım” deyişini anımsayacaklarını düşündüm...
    “Önce uçağı uçur” öğüdünün uygulanmamasının kısaca DÜŞÜNCESİZCE HAREKET olarak tanımlanması harika bir tanımlama…
    “Yaşamımız boyunca olumsuzluklarla karşılaştığımızda öncelikle yaşamımızın dizginlerini sıkıca tutarak kontrolü kaybetmeden sakince çözüm aramak ve hemen acele olarak çözüm üretmeye kalkışmak yerine aynı uçakta olduğu gibi daha alt seviyelere inerek yani olayı yalınlaştırarak çözüm aramak ve bulduğumuz çıkış yolunu dikkatle irdeleyerek uygulamamız daha doğru” yargısı da “Basit bir biçimde izah edemiyorsanız yeterince iyi anlamamışsınız demektir.” diyen Albert Einstein’ı anımsatıyor…
    Son diyeceğim şudur: Çok iyi başladın, devam sevgili Kerrar Kaptan, bekliyoruz, yüksek çıtadan atlamak bize iyi gelecek…
    Sevgilerimizle…
    :) :) :)
    http://siir.sitesi.web.tr/bedri-rahmi-eyuboglu/turkuler-dolusu.html

    ReplyDelete
    Replies
    1. Değerli yorumunuz ve güzel sözleriniz bana destek olmakta,teşekkür ederim

      Delete
  7. Kerrar Kaptan, yazınız hayat hakkında çok değerli bir öğreti niteliği taşıyor.

    Bana bir süre önce oğlumla yaşadığım bir olayı hatırlattınız...

    E5 karayolunda yol alıyorduk arabayı oğlum kullanıyordu. Ve Yağmur yağıyordu. Yavaşlamaya çalışan önümüzdeki araçlar birden kaymaya ve döne döne birbirlerine çarpmaya başladılar. Büyük bir zincir kazaya şahit oluyorduk ve biz de bu zincirin içindeydik. Tam önümüzdeki araçlara çarpıyorduk ki, oğlum ani bir kaç manevra ile inanılmaz bir biçimde durmayı başarabildi. En sol şeritten en sağ şerite savrulmuştuk Ve üstelik hiç bir araca ve bariyerlere çarpmamıştık
    Polis ve araçlardan inenler koşarak yanımıza geldiler “geçmiş olsun, çok iyi kurtardın, mucize!” dediler.

    Sonradan yola bir kimyasal dökülmüş olduğunu ve yağmur nedeniyle yolun kayganlaştığını öğrendik.

    Bu olaydan sonra oğluma “iyi kurtarıştı” dediğimde “Annem bu bir mucizeydi” dediğini hatırlıyorum.

    Bana göre ise, o anda oğlumun farkındalığı çok yüksek bir noktadaydı.
    Ne akıl yürütecek,ne korkacak haldeydi, zaten bunlar için zaman da yoktu.
    Kendini “toplamak” bu olsa gerek..
    Korkudan özgürleştiren bu süreç hem aklı hem yüreği hem ruhu bütünleştirip, müthiş bir enerji oluşturuyor. Buna bizzat tanık oldum.

    Bu bilince vurgu yapmışsınız.
    Çok teşekkürler.
    Tunçay

    ReplyDelete
  8. Kerrar kaptanım,

    Yine harika bir yazı olmuş, bizi paylaşımlarınıza tiryaki yaptınız. Kaleminize sağlık, yenilerini dört gözle bekliyoruz.

    Sevgi ve saygılarımla,

    Mehmet Bostan

    ReplyDelete

Post a Comment

Popular posts from this blog

Başlangıç