ACIYI PAYLAŞMAK


Değerli dostum Göksel Altınışık Ergur’un bloğundaki son yazısı hakkında konuşurken “Hadi Kerrar Kaptan ,acıyı paylaşmak üzerine kaleme sarılın bakalım,” demesiyle beni yeni bir yazı için tetiklediğini hissettim. Açıkcası bu konuda hiç kafa yormuş değildim, ancak bana düşünme ve yazma fırsatı verdiği için kaleme sarıldım.
Öncelikle Yazacağım fikirlerin doğru olduğunu veya böyle olması gerektiğini iddia etmediğimi belirterek ve bazı okurlarımın düşüncelerimi katı bulabileceklerini  varsayarak  başlamak istiyorum .

Acınızı paylaşıyorum, acıyı hep birlikte paylaştık ve buna benzer ifadeleri zaman zaman duyarız . Acaba bir kişinin duyduğu acıyı gerçek anlamıyla paylaşmak, paylaşabilmek mümkün mü? Acıya maruz kalan kişinin yanında olmak, onun gereksinmelerini karşılamak teselli  edecek sözler söylemek, onunla beraber ağlamak kişinin acısının bir kısmını olsun ortadan kaldırabilir mi? Paylaşmak sözcüğünün anlamı bölüşmek, pay etmek, üleşmek dir. İnsanların duygularının hele ki acının pay edilmesi  mümkün olabilse  azalması gerekmez mi? Anne veya babasını kaybetmiş kardeşlerin dahi acıları aynı olamaz. O zaman nereden çıkmıştır bu Acıyı Paylaşmak lafı. Bence fazlaca düşünülmeden öylesine söylenmiş ve kullanıla kullanıla günlük hayatımıza girmiş bir ifade.

Ateş düştüğü yeri yakar sözü ne kadar anlamlıdır. Düşünün ; bir dostunuzun kaybettiği yakınının  cenazesine katıldınız ve tören bittikten  sonra gideceğiniz yere gidiyorsunuz. Olayın sizde bıraktığı üzüntü ve burukluğun dostunuzun  acısıyla aynı olması mümkün mü? Bu bana yıllar önce Hava Kuvvetlerinde görevliyken yazılı olmayan bir adeti aklıma getirdi. O yıllarda bu günler ile karşılaştırılmayacak kadar  çok diyebileceğimiz uçak kazaları  ve buna bağlı olarak pilot kayıpları meydana gelirdi ve  benim bulunduğum birliklerde de şahit olduğum kazalar olmuştu. Bu kazalardan sonra, yapılan cenaze törenini  izleyen saat veya günde filo arkadaşları olarak bir yerde toplanıp bir kaç kadeh içtiğimizi ve kaybettiğimiz  arkadaşımız ile olan anıları tazelediğimizi bilirim. Şu anda hatırlayamıyorum ama yine böyle bir defin esnasında bir büyüğümüz “bak, insanlar bu törenlerde iyi ki ben değilim diye az da olsa bir mutluluk duyarlar” demiş ve beni düşündürmüştü. Biz bunu yaparken  arkadaşımızın bir süre önce  teselli etmek için yarıştığımız  yakınları ne halde olurlardı bilemezdik ve belki düşünmezdik bile. Bu örnekler  dahi acının söylendiği gibi paylaşılabilir bir duygu olmadığını göstermektedir. Bu  davranış veya adetler nasıl adlandırılırsa adlandırılsın asla  bir acımasızlık olarak değerlendirilmemelidir ve yaşamın , mesleğin acı bir cilvesi kabul edilerek belki bizlerin de başına gelebilecek benzeri bir olayın olumsuz etkilerini beynimizden silmek için yerine getirilen bir ritüel olarak görülmelidir. Ne var ki burada da bir acıyı paylaşmak  söz konusu olmamaktadır.

Yaklaşık bir buçuk yıl önce 54 yıllık eşini kaybederek hayatının en büyük acısını yaşayan ben de bu duygunun paylaşılamayacağını yaşayarak gördüm. Bu gün dahi neredeyse  ilk günkü acıyı yüreğimde taşırken acaba benim yanımda olup desteklerini daima minnetle anacağım dostlarım hala o günkü  duygularımı taşıyorlar? Mesela ben  bu büyük kaybımı, ilk ölüm haberi ve teşekkürlerim dışında  hiç bir zaman sosyal medyada paylaşmadım çünkü hem duygularımın  ortalıkta dolaşmasını istemedim   hem de acımın  paylaşılmazlığına inanıyordum

Sonuç olarak tabii ki kişinin üzüntüsü ile ilgilenmenin  çok insani bir davranış olduğu inkar edilemez. Ne var ki bana göre bu insani duygular bir tesellinin ötesine hiç bir zaman geçmeyecek ve kişinin acısını azaltmayacaktır.Yani, acıyı paylaşmak mümkün olmayacaktır. O zaman bu insani yaklaşım ve davranışlara “ACIYA KATILMAK”diyelim böyle kalsın

Kerrar Kaptan
29.07.2018 Bodrum

Comments

  1. Harika yazılarınız kendimi işe yarar hissetmeme yol açıyor... Yazmaya devam... Sohbete devam.. Dostluk her daim....

    ReplyDelete
    Replies
    1. Teşekkürler desteğinizle daha da gelişecek umarım. Evet Dostluk her daim...

      Delete
  2. Kerrar Kaptan,
    Yazınızın kalbi Acıya katılmak sözcüğünde atıyor.
    Ürperdim!

    Bir hayat sönmüş...
    Acı yoğunluğu ile varlığınızı ele geçirmiş, nefes aldırmıyorken...
    Sizi içine çeken kaos, sanırım kendini paylaşıma açıyor.
    Kalpteki yoğun yakıcı dalgaların titreşimleri hissedilebiliyor...

    Bu anlayışı, bize hepimizin ortak dili olan hislerimiz sağlıyor.

    Acıya teselli yüklemeden, hissederek, acının enerji alanına katılabiliriz.
    Bu nitelikli katılım acıyı azaltmaz, ama dönüştürür.
    Hepimiz acının yakan ama esas olarak “uyandıran” enerjisini içselleştirebiliriz...
    Biliriz ki; Enerji kaybolmaz dönüşür

    Bu nedenle “Acıya Katılım” tanımınız çok derin geldi bana.

    Tıpkı başlangıç yazınızdaki “sevmeyi sevmek” tanımınız gibi...
    Hayata uyumlanmanın başka yolu yok.

    Sizi okumak güzel.

    Tunçay

    ReplyDelete
  3. Anlamlı yorumunuz için içten teşekkürler

    ReplyDelete
  4. Sharing your emotions helps release any anxiety you may be having. It can also help communication between people. Sharing emotion is a good feeling. This is just my idea

    ReplyDelete
    Replies
    1. Sevgili Tülin,Yorumunuz içim teşekkürler. Yorumların Türkçe olarak yapılması bütün izleyenlerimizın faydalanabilmesi açısından daha yararlı olacaktır düşüncesindeyim
      Sevgilerle

      Delete
  5. Sevgili Kerrar Kaptan,
    Merhaba.
    Kurumsal İletişim Direktörü Kerem Türkman, “Acıyı paylaşmak; bir acı yaşamış olanların karşısına çıkıp ‘seni anlıyorum’ anlamına gelecek bir duruştur.” diyor. Gerçekten de acı paylaşılmaz. Acı kime denk geliyorsa onun canını yakar, kül eder, bitirir. Bunu, siz de “Ateş düştüğü yeri yakar” sözünü anımsatarak çok güzel vurgulamışsınız. Shakespeare, “Acıda arkadaş, ıstıraptan ortak bulunca ruhun çilesi hafifler.” demiş. Acıyı paylaşmayı bu anlamda mı değerlendirmeli acaba?
    Bugün ben, hayatınızın en büyük acısını yaklaşık bir buçuk yıl önce 54 yıllık eşinizi kaybederek acının paylaşılamayacağını yaşayarak görmenize üzüldüm. Bunu ifade ederken, hâlâ yüreğinizde taşıdığınız ilk günkü acınızın hafiflemesini dilerim.
    Sonuçta “acıyı paylaşmak” yerine “acıya katılmak” önerinizi yerinde bulduğumu ifade etmek isterim. Ama anımsatmak da isterim ki TDK sözlüğüne göre; “PAYLAŞMAK: Bölüşmek… Benimsemek, onaylamak…“ ve “KATILMAK: Ortak olmak, benimsemek… Hak vermek…” anlamlarına geliyormuş…
    Balzac, “Dayanılması en zor acılar, insanın içinde gizlediği acılardır.” demiş. Allah, dostlarımıza dayanılması zor acılar göstermesin ya da gösterdiği acılar için dayanma gücü de versin inşallah…
    İçten sevgi ve saygılarımla…

    ReplyDelete

Post a Comment

Popular posts from this blog

Başlangıç