Anlatmak

                                             




                                                     
   
                                            ANLATMAK

                                           

Marques’in ANLATMAK İÇİN YAŞAMAK kitabını okurken, acaba yaşamımızı kendimize dahi açık kalple anlatıyor muyuz, diye düşündüm. Eğer söz konusu kitabı okursanız bir insanın yaşamını bu kadar samimi olarak göz önüne sermesine hayranlıkla şahit olacaksınız. Tabii kitabın edebi gücünü bir yana koyuyorum; o bambaşka bir ihtişam. Okurken düşündüm ve kendime “Yaşamımızın önemli safhalarını anlatmak için yazmaya başlasak acaba her şeyi doğru ve olduğu gibi anlatır mıyız? “Hatırladığımız zaman dahi hemen aklımızdan kovmaya çalıştığımız bazı olayları da cesaretle kâğıda döker miyiz?” sorularını sordum

Yazın tarihine isimleri altın harflerle geçmiş birçok büyük yazarın yaşamlarını, büyük bir açık kalplilikle ve ait olduğu topluma aldırmadan, hatta bazen acımasızca kendilerini de suçlayıp yerden yere vurarakçeşitli formlarda (roman, hikâye vb.) kaleme aldıklarını da gözlemliyoruz. Bu yazıyı yazmama esin veren, Marquez’in başta belirttiğim eseri olmuştur. Bu başyapıt vasıtasıyla büyük yazar, yaşamının büyük bir bölümünü bize anlatmış ve bütün çıplaklığı ile gözlerimizin önüne sermiştir. Bence bunu çok da cesur bir şekilde yapmıştırTabii ki Marquez bu işe bir cesaret gösterisi için kalkışmamıştır, ama birçok ünlünün yaşam hikâyelerini gerek biyografi gerekse otobiyografi olarak okuduğumuzda nedense hep güzel, hep olumlu şeylerle karşılaştığımızıolumsuz olayları içeren anlatımların ise nadiren karşımıza çıktığını gözlemliyoruzAslında yazan kişiler, sıkıntılı görerek bizlere iletmedikleri olayları kaleme alsalar hikâyeyi çok daha can alıcı kılabilir, kişinin karakter veya yaşamını renklendirmek suretiyle eserin kıymetini artırabilirler.

Yaşamda her şeyi doğru yapmakyapabilmek ne yazık ki mümkün olmuyorolamıyor. Ancak,her yaşam kendi içinde doğrularıkeyifleri veya acıları ve belki de utançları barındırırken, ama öyle ama böyle yaşanmış olmakta. Bazı durumlarda toplumda kabul görmeyecek biolayyaşayanın anılarında çok özel ve hoş bir deneyim olarak yer alsa da onun bunları anlatmaktan kaçınmasına veya ailesi ile ilgili bir konunun çevresinde onaylanmayacağı endişesi ile bunları bir sır olarak saklamasına neden oluyor. İş hikâyeyi cesaretle anlatmaya gelince, zihinde ortaya çıkan, burada bir dur bakalım ikazı ile beraber sıkı bir fren yapılıyor ve belki de çok güzel, çok anlamlı bir hikâyeden mahrum kalıyoruz. İşte bu nedenle, kişilerin kaleme aldıkları kendi yaşam hikâyelerini istisnalar bir tarafa, bütünüyle doğru ve gerçekleri ifade ederek anlatmış olmalarınçoğu kez ihtiyatla yaklaşıyorum. Hikâyeyi olduğu gibi aktarmayı frenleyen önemli bir etkenin de anlatılan bazı konuların, birtakım kişileri rahatsız edebileceği düşüncesi olabileceğini düşünüyorum.

Sonuçta benbir yazar yaşamını anlatmak üzere kaleme aldığında yaşananları iyi, kötü, yanlış her şeyiyle bilmek istiyorum ve bütün bunları göz önünde bulundurarak anlatılanla da daha başka bir heyecan ve büyük bir saygıyla okuyorum.

Kerrar Kaptan
9 Kasım 2018
İstanbul

Comments

Popular posts from this blog

Başlangıç